Doğu Anadolu Bölgesi Dağları
Ortalama yükseltisi yaklaşık 2200 m olan Doğu Anadolu Bölgesi Türkiye'nin en yüksek bölgesidir. Türkiye'nin en yüksek dağı ; Ağrı Dağı Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir.
5165 metrelik zirvesiyle Ağrı Dağı, inançlar açısından ayrıca özelliği vardır. Dini inanışlara göre, insan neslinin yok olduğu Tufandan sonra Nuh'un gemisinin Ağrı Dağı'na oturduğu ve suların çekilmesiyle Nuh'un ve ailesinin dağdan bereketli Iğdır Ovası'na İndikleri ve buradan da Anadolu'nun içlerine nehirler boyunca Özellikle Fırat ve Dicle Nehirleri boyunca nüfusları artarak yayıldıkları söylenegelir. Bu inanışa göre Iğdır, ikinci insan neslinin çoğalarak dünyaya yayıldığı yer olarak gösterilir.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde dağlar 3 sıra halinde uzanır.
Doğu Anadolu’nun güneyinde; Güneydoğu Toroslar ile Buzul Dağları ortasında Mercan, Karasu, Munzur ve Palandöken dağları, Kuzeyde ise Çimen, Kop, Allahüekber ve Yalnızçam dağları uzanır.
Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut dağları ise volkanik bir yapıya sahiptir. Cilo ve Ağrı dağlarında Türkiye'nin en büyük buzulları bulunur
Doğu Anadolu Bölgesi'nin Dağları:
- Mercan Dağları
- Karasu Dağları
- Munzur Dağları
- Palandöken Dağları
- Çimen Dağları
- Kop Dağları
- Ağrı Dağı
- Tendürek Dağı
- Süphan Dağı
- Nemrut Dağı
- Cilo Dağı
- Allahüekber Dağları
- Yalnızçam Dağları
- Kelkit Çoruh Dağları
- Kızıldağ
- Dumludağ
- Kısırdağ
- Mercan Dağı
- Çakmak Dağı
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/dogu-anadolu-bolgesi/281864-dogu-anadolu-bolgesi-daglari.html#ixzz2nT53rxKF
Doğu Anadolu Bölgesi Gölleri
Doğu Anadolu Bölgesindeki fay hatları üzerinde göller oluşmuştur. Yurdumuzun en büyük gölü Van Gölü bu bölgededir ve Van Gölü'nün suyu sodalıdır. Van Gölü, sularını dışarıya akıtamadığı için kapalı havza konumundadır
Türkiye’ nin ikinci büyük kapalı havzasını oluşturur.
Bölgenin diğer göllerinden Erçek, Nazik, Çıldır, Hazar, Tektonik Göllerdir, Balık, Haçlı ve Nemrut Krater Gölleridir. Ayrıca bölgede Keban ve Karakaya Baraj Gölleri de bulunmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin Gölleri:
- Van Gölü
- Erçek Gölü
- Hazar Gölü
- Çıldır Gölü
- Nazik Gölü
- Balık Gölü
- Bulanık Gölü
- Haçlı Gölü
- Nemrut Gölü
- Akgöl
- Keban Baraj Gölü
- Karakaya Baraj Gölü
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/dogu-anadolu-bolgesi/281902-dogu-anadolu-bolgesi-golleri.html#ixzz2nT5JzCeG
Doğu Anadolu Bölgesi Ovaları
Batıdan doğuya gittikçe genişleyen Türkiye’nin doğusunda ülke topraklarının %21’ini kaplayan en geniş bölgemizidir.
Bölgede ekili-dikili alanlar azdır
Özellikle Malatya, Elazığ ve Elbistan ovalarında buğday, arpa, şeker pancarı, tütün ve pamuk yetiştirilir
Doğu Anadolu Bölgesi'nin Ovaları:
- Doğu Beyazıt Ovası
- Karaköse Eleşkirt Ovası
- Malazgirt Ovası
- Muş Ovası
- Elâzığ ovası veya Uluova
- Elbistan Ovası
- Malatya Ovası
- Bingöl Ovası
- Erzurum Ovası
- Erzincan Ovası
- Tercan Ovası
- Kağızman Ovası
- Pasinler Ovası
- Iğdır Ovası
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/dogu-anadolu-bolgesi/281879-dogu-anadolu-bolgesi-ovalari.html#ixzz2nT5g9yWH
Doğu Anadolu Bölgesi Vadileri
1-Mercan Vadisi
2-Fırat Vadisi
3-Aras Vadisi
Doğu Anadolu Bölgesi Nehirleri
Doğu Anadolu Bölgesi Türkiye'nin en geniş ve en verimli akarsu havzalarına sahip bölgelerinden biridir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde doğan bölgenin en büyük akarsularından Fırat, Dicle ve Zap ülkemiz sınırları dışına çıkarak Basra Körfezi'ne, Aras ve Kura Nehri ise Hazar Gölü'ne dökülmektedir.
Bölge akarsularının rejimi düzensizdir. Bunun nedeni; yağış rejiminin düzensizliği ve kış yağışlarının kar şeklinde düşmesidir. Kışın yağan karlar erimeden uzun süre yerde kaldığı için akarsuların debileri azalmaktadır.
Doğu Anadolu'daki akarsuların yatak eğimleri fazla olduğu için hidroelektrik enerji potansiyelleri de oldukca fazladır.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin Nehirleri:
- Fırat Akarsu
- Dicle Akarsu
- Zap Akarsu
- Aras Akarsu
- Kura Akarsu
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/dogu-anadolu-bolgesi/281776-dogu-anadolu-bolgesi-akarsulari.html#ixzz2nTC4qKxB
Doğu Anadolu Bölgesi Platosu
1-Erzurum Platosu
2-Kars Platosu
İç Anadolu Bölgesi Gölleri
Türkiye'nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü İç Anadolu Bölgesi'ndedir. Türkiye'nin sofralık tuz ihtiyacının %30'u Tuz Gölü'nden karşılanmaktadır. Bu göl buharlaşmanın etkisiyle yazın büyük ölçüde kurumaktadır. Tuz Gölü, tektonik oluşumludur. Derinliği fazla değildir. Gölün alanı kışın ve ilkbaharda fazla alan kapladığı halde, yazın buharlaşma ve beslenme yetersizliğinden dolayı kapladığı alan azalır.
İç Anadolu Bölgesi'nin Gölleri:
- Tuz Gölü
- Akşehir Gölü
- Eber Gölü
- Eymir Gölü
- Mogan Gölü
- Ilgın (Çavuşçu) Gölü
- Tuzla Gölü
- Sultanısalak-i mekip Gölü.
- Sarıyar Baraj Gölü
- Gökçekaya Baraj Gölü
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ic-anadolu-bolgesi/281988-ic-anadolu-bolgesi-golleri.html#ixzz2nTDkE03T
İç Anadolu Bölgesi Dağları
Bölge Anadolu’nun orta kesiminde yer aldığı için “Orta Anadolu Bölgesi” de denir. Kuzeyinden Kuzey Anadolu, güneyinden Toros Dağları ile çevrili olan bölge, topoğrafik yönden Anadolu’nun ortasında bir çanak şeklindedir.Bölge 4 bölüme ayrılmıştır: Konya, Yukarı Sakarya, Yukarı Kızılırmak, Orta Kızılırmak bölümleridir.
Yüzölçümü bakımından 2. büyük bölge olan İç Anadolu’da yüksek ve uzun dağ sıraları bulunmaz. Ortalama yüksekliği 1000 m olan platolarla ovalar yaygındır. Bölgenin yüksekliği doğuya doğru artar.
İç Anadolu Bölgesi'nin Dağları:
- Sivrihisar Dağı
- Sündiken Dağı
- Hınzır Dağı
- Kızıldağ Dağı
- Tecer Dağları
- Karadağ
- Karacadağ
- Hasan Dağı
- Melendiz Dağı
- Erciyes Dağı
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ic-anadolu-bolgesi/281983-ic-anadolu-bolgesi-daglari.html#ixzz2nYo25acK
İç Anadolu Bölgesi Ovaları
Akarsular tarafiından taşınan alüvyonlar,eski göl tabanlarını kaplayarak ovalar meydana getirmişlerdir. İç bölgelerdeki ovalar,bazen fay hatları boyunca oluşan çöküntü alanlarda dizi halinde yer alirken,bazen de tek tek serpilmis durumdadir. Iç Anadolu Bölgesi’nde yer alan ovalar da,çöküntü alanlarina alüvyonlarin birikmesiyle olusmustur
Konya Bölümü, İç Anadolu Bölgesi'nin güney ve güneybatı kısmını kapsar. Konya Bölümü'nde düzlükler çok geniş yer kaplar, büyük bir kapalı havza şeklindedir. Güneyden ve batıdan Toros Dağları ile çevrili olan, doğu ve kuzeydoğu kısmında Obruk ve Cihanbeyli Platoları yer alan bölümün orta kısmında ülkemizin en büyük ovalarından Konya Ovası bulunmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi'nin Ovaları:
- Konya Ovası
- Yukarı Sakarya Ovası
- Eskişehir Ovası
- Akşehir Ovası
- Ereğli Ovası
- Akıncı Ovası
- Çubuk Ovası
- Kayseri Ovası
- Develi Ovası
- Ankara Ovası
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ic-anadolu-bolgesi/281970-ic-anadolu-bolgesi-
ovalari.html#ixzz2nYt43nqC
İç Anadoluda bulunan vadiler
İç Anadolu Bölgesinde bulunan vadilerin isimleri şöyledir...
Baldıran vadisi
Erdemli Vadisi
Soğanlı Vadisi
Göreme Vadisi
Ihlara Vadisi
El Nazar Vadisi
Kılıçlar Vadisi
İç Anadolu Bölgesi'nin denize kıyısı olmadığından dolayı akarsuları ya büyük nehirlerin kollarıdır ya da Karadeniz Bölgesi'nde akmaya devam ederek Karadeniz'e dökülür.
İç Anadolu Bölgesinin Akarsuları
Kızılırmak Nehri
Sakarya Nehri
Porsuk Çayı
Delice Çayı
Ankara Çayı
Çekerek Suyu (Yeşilırmak'ın kolu)
Zamantı Suyu (Seyhan'ın kolu)
İç Anadolu Bölgesinin Platoları
1-Haymana
2-Cihanbeyli
3-Obruk
4-Orta
5-Kızılırmak
6-Bozok
7-Yazılıkaya
Marmara Bölgesi Gölleri
Göl bakımından oldukça zengin olan bir bölgedir.
Bölge'de irili ufaklı bir çok doğal ve yapay göl bulunur. Çatalca- Kocaeli bölümünde Büyükçekmece Gölü, Küçükçekmece Gölü, Durusu Gölü, Güney Marmara bölümünde ise İznik Gölü, Sapanca Gölü, Uluabat Gölü ve Manyas Gölü, açık havası olan tatlı su gölleridir. Bunların haricinde özellikle Güney Marmara Bölümü'nde Biga Yarımadası üzerinde sulama amaçlı birçok baraj gölü ve gölet bulunur.
Marmara Bölgesi'nin Gölleri:
- Büyük Çekmece Gölü
- Küçük Çekmece Gölü
- Durusu Gölü
- Sapanca Gölü
- Manyas Kuş Gölü
- İznik Gölü
- Uluabat Gölü
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/marmara-bolgesi/282009-marmara-bolgesi-golleri.html#ixzz2nZDXefNh
Marmara Bölgesi, ortalama yükseltisi en az bölgedir. Fazla engebeli bir yapıya sahip değildir. Yerşekilleri sade olduğu için ulaşımı da kolaydır. Dağınık yerleşmiş çeşitli dağları vardır. Bunların en büyüğü Bursa'daki Uludağ'dır. Yüksekliği 2543 metredir.
Marmara Bölgesi'nin Dağları:
* Yıldız Dağları
* Koru Dağları
* Biga Dağları
* Kapıdağ
* Uludağ
* Samanlı Dağları
* Domaniç Dağı
* Koru Dağı
* Işıklar Dağı
* Bolu Dağı
* Armutçuk Dağı
* Kazdağı
* Elmacık Dağı
Marmara Bölgesi Ovaları
Verimli ovalarıyla Marmara Bölgesi, yoğun bölge nüfusunun ihtiyaçlarını karşılayamasa da önemli bir bölümünü sağlamaktadır.
Marmara Bölgesi'nin Ovaları:
- Ergene Ovası
- Adapazarı Ovası
- Yenişehir Ovası
- Karacabey Ovası
- İnegöl Ovası
- Balıkesir Ovası
- Bursa Ovası
- İznik Ovası
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/marmara-bolgesi/282003-marmara-bolgesi-ovalari.html#ixzz2nZFZht1t
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/218697-marmara-bolgesindeki-vadilerin-isimleri-nelerdir.html#ixzz2nZG9BzbR
Marmara Bölgesi Akarsuları
Bölge genelinde, küçük ölçekli olmalarına rağmen sık bir akarsu ağı vardır. Sakarya, Ergene, Susurluk, Meriç ve Biga Çayı bölgedeki başlıca akarsulardır.
Bölgedeki dere ve çayların genellikle bulundukları yöreye ekonomik katkısı az olup, kirlilik ve beslendiği kaynakların azalması nedeniyle tehlike sinyalleri vermektedirler. Son yıllarda bu dere ve çayların ve çevresinin islâhı için çaba sarfedilmektedir. Taşkınlar nedeniyle sık sık yatak değiştiren çayların suları yazın çekilip kışın yağışlar nedeniyle artınca da zararlar meydana gelebilmektedir.
Marmara Bölgesi'nin Akarsuları:
- Susurluk Çayı (Marmara Denizi'ne dökülür.)
- Gönen Çayı (Marmara Denizi'ne dökülür.)
- Kocabaş Çayı (Marmara Denizi'ne dökülür.)
- Sakarya Irmağı (Karadeniz'e dökülür.)
- Kara Menderes Çayı (Ege Denizi'ne dökülür.)
- Meriç Irmağı (Ege Denizi'ne dökülür.)
- Ergene Nehri (Ege Denizi'ne dökülür.)
- Biga Çayı (Marmara Denizi'ne dökülür.)
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/marmara-bolgesi/281807-marmara-bolgesi-akarsulari.html#ixzz2nZGxL7EK
Marmara Bölgesi Platoları
1-Çatalca
2-Kocaeli
3-Biga
4-Gelibolu
Ege Bölgesi Gölleri
Ege Bölgesi doğal göl bakımından zengin değildir. Bölgenin başlıca gölleri; Büyük Menderes ağzı yakınlarında oluşmuş alüvyal set oluşumlu Bafa Gölü ile Gediz Vadisi kenarındaki Marmara Gölü’dür. Ayrıca Gediz üzerindeki Demirköprü ve Büyük Menderes üzerindeki Adıgüzel, kollarından Akçay üzerindeki Kemer baraj gölleri bölgedeki önemli yapay göllerdir.
Ege Bölgesi Gölleri:
- Bafa Gölü
- Marmara Gölü
- Işıklı Gölü
- Simav Gölü
- Serçin Gölü
- Azap Gölü
- Kemer Baraj Gölü
- Adıgüzel Baraj Gölü
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ege-bolgesi/281933-ege-bolgesi-golleri.html#ixzz2nZIBY3Fz
Ege Bölgesi Dağları
Ege Bölgesi dağları kıyıya dik uzandığı için kıyı girintili-çıkıntılı olan enine kıyı tipidir. Bölgenin kıyı kesiminde kırıklı dağlar vardır Dağlar kıyıya dik olarak uzanır Ege Bölümü’nde başlıca dağ sıraları ve bunları birbirinden ayıran vadi olukları, doğu-batı doğrultulu çukurluklar oluşturur. Bu çukurluklar, aralarında kalan doğu-batı doğrultulu yüksek kütlelere dağ sıraları görünümü kazandırır.
Bölgenin İçbatı Anadolu Bölümü’nde dağ sıraları yerine aralıklı da dizileri görülür. Bu dağlar, güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda birkaç dizi oluştur.
Ege Bölgesi'nin Dağları:
- Kaz Dağları
- Yunt Dağı
- Bozdağlar
- Nif Dağı
- Spil Dağı
- Dilek Dağı
- Aydın Dağları
- Menteşe Dağları
- Emirdağ
- Murat Dağları
- Sandıklı Dağları
- Madran Dağı
- Emir Dağı
- Türkmen Dağı
- Domaniç Dağı
- Kumalar Dağı
- Ahır Dağı
- Murat Dağı
- Şaphane Dağı
- Akdağ
- Eğrigöz Dağı
- Honaz Dağı (Denizli)
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ege-bolgesi/281921-ege-bolgesi-daglari.html#ixzz2nZJs32dX
Ege Bölgesi Ovaları
Ege Bölümü'nde horstlar arasında kalan grabenler birer alüvyon ovasıdır. Batı Anadolu’da yer alan ovalar, genellikle dördüncü jeolojik zamanda meydana gelen epirojenik hareketlerle oluşmuştur. Bu hareketler sonucunda bazı alanlar yükselmiş (horst) ve bugünkü dağlık alanları meydana getirmiş, bazı alanlar ise çökmüş (graben) ve çöküntü alanları oluşmuştur. Bu çöküntü alanlarının akarsular tarafında alüvyonlarla doldurulması sonucunda da günümüzdeki ovalar oluşmuştur
Ege Bölgesi'nin Ovaları:
- Bakırçay Ovası
- Gediz Ovası
- Küçük Menderes Ovası
- Büyük Menderes Ovası
- Menemen Delta Ovası
- Balat Delta Ovası
- Balıkesir Ovası
- Akhisar Ovası
- Denizli Ovası
- Tavas Ovası
- Çivril Ovası
- Banaz Ovası
- Örencik Ovası
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ege-bolgesi/281927-ege-bolgesi-ovalari.html#ixzz2nZL8ASMG
Ege Bölgesi Vadileri
1.Ardanuç Vadisi
2.Ortaköy Vadisi
3.Altıparmak Vadisi
4.Murgul Vadisi
5.Çoruh Vadisi
Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes nehirleri başlıca akarsularıdır. Bunlar Ege Denizi'ne dökülürler. İç kısımlarda Susurluk ve Sakarya nehirlerine ait kollar da bulunmaktadır.
Akarsular Graben ovaları üzerinde akışını sürdürmektedir.Graben ovalarında eğim az olduğu için akarsular sık sık yatak değiştirerek menderesli vadi oluştururlar. Akarsuların yatak eğimi az olduğu için hidroelektrik potansiyelleri de azdır.
Ege Bölgesi'nin Akarsuları:
- Bakırçay
- Gediz Nehri
- Büyük Menderes Nehri
- Küçük Menderes Nehri
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ege-bolgesi/281796-ege-bolgesi-akarsulari.html#ixzz2nZNvnEYN
Ege Bölgesi Platoları
İç Batı Anadolu Platoları
karamart platosu
garpos platosu
makros platosu
kale platosu
araburun platosu
keman platosu
indirmek için tıkla: http://soruncevapliyalim.com/ege-bolgesi/18321-ege-bolgesindeki-platolar-ve-platolarin-isimleri.html#ixzz2nZOCWnvp
Akdeniz Bölgesi Gölleri
Çok sayıda tektonik ve karstik oluşumlu gölün yer aldığı Göller Yöresi Akdeniz Bölgesi'ndedir. Başlıcaları Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Salda, Suğla, Kestel, Kovada gölüdür. Hatay Yöresi'nde yer alan Amik gölü ise bataklık görünümünü almıştır.
Türkiye’nin, Eğirdir, Beyşehir, Burdur ve Suğla gibi büyük ve doğal tatlı su gölleri Akdeniz Bölgesi'ndedir. Kıyılarda ise irili ufaklı birçok lagün vardır. En önemli yapay göller ise Seyhan ve Aslantaş baraj gölleridir.
Akdeniz Bölgesi'nin Gölleri:
- Kovada Gölü
- Eğirdir Gölü
- Beyşehir Gölü
- Suğla Gölü
- Salda Gölü
- Söğüt Gölü
- Kestel Gölü
- Burdur Gölü
- Acıgöl
- Amik Gölü
- Seyhan Baraj Gölü
- Aslantaş Baraj Gölü
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/akdeniz-bolgesi/281836-akdeniz-bolgesi-golleri.html#ixzz2nZPwnHcu
Akdeniz Bölgesi Dağları
Akdeniz bölgesinin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toroslar belirler.
Antalya Körfezi'nin iki yanında yer alan Batı Toroslar, Kuzeyde Göller Yöresi'nde birbirine yaklaşıp sıkışır. Teke Yarımadası'nın batısında beliren Batı Toroslar, Taşeli Platosu'na kadar uzanır.
Genellikle kalker ve ofiyotili kayalarından oluşan bu dağlar kırıklı ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Batı Torosların en yüksek noktası Bey Dağları'ndaki 3096 m’lik Kızlar Sivrisi Tepesi'dir. Göller Yöresi’nin kalker oluşumu, sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2000-2005 m arasındadır. Yüksek kütleler arasında Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik kökenli çanak biçimli çukur alanlar vardır.
Akdeniz Bölgesi'nin Dağları:
- Batı Toroslar; Beydağı, Elmalı, Sultan, Çiçekbaba dağları
- Orta Toroslar; Tahtalı, Bolkar, Aladağ, Aydos Dağları, Binboğa dağları
- Amanos Dağları
- Samandağ
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/akdeniz-bolgesi/281825-akdeniz-bolgesi-daglari.html#ixzz2nZQ30cRP
Akdeniz Bölgesi Ovaları
Bölgenin önemli ovaları Antalya ve Çukurova'dır. İklim ve sulama imkanları elverişli olduğundan, bu ovalar, Türkiye'nin önemli tarım alanlarıdır. Turfanda sebze ve meyvecilik gelişmiştir.
Akdeniz Bölgesi'ndeki ovalar çöküntü alanlarında alüvyonların yığılması ile oluşmuş birikim alanlarıdır. Bu birikim alanlarından en önemlileri Çukurova delta ovası ile Hatay çukurluğundaki Amik ovasıdır.
Akdeniz Bölgesi'nin batısında, kıyıda Antalya ovası ve Göller Yöresi'nin küçük çöküntü ovaları bulunmaktadır.
Tektonik oluşumlu Amik, İslahiye, Maraş, Burdur ve Isparta ile karstik oluşumlu Elmalı, Tefenli, Bozova, Korkuteli, Ketsel, Avlan Ovaları, bölgenin önemli düzlükleridir.
Çukurova ve Silifke Ovası delta ovası grubuna girer.
Akdeniz Bölgesi'nin Ovaları:
- Çukurova Ovası(En Önemli)
- Antalya Ovası,
- Amik Ovası,
- Silifke Ovası,
- Isparta Ovası,
- Acıpayam Ovası
- İslahiye Ovası
- Maraş Ovası
- Burdur Ovası
- Elmalı Ovası
- Tefenli Ovası
- Bozova Ovası
- Korkuteli Ovası
- Ketsel Ovası
- Avlan Ovası
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/akdeniz-bolgesi/281833-akdeniz-bolgesi-ovalari.html#ixzz2nZQCr01L
Akdeniz Bölgesi Vadileri
1-Göksu Vadisi
2-Limonluçay Vadisi
3-Köprüçay Vadisi
Akdeniz Bölgesi Akarsuları
1-Göksu Çayı
2-Manavgat Çayı
3-Aksu Çayı
4-Köprü Çayı
5-Eşen Çayı
Akdeniz Bölgesi Platoları
1-Taşeli Platosu
2-Teke Platosu
Karadeniz Bölgesi sınırları içinde birçok doğal ve yapay göl vardır. Bölgede büyük göller yoktur. Sik sik heyelan görülen bölgede bu sebeple olusmus heyelan set göllerine rastlanir. Bunlar Tortum, Sera, Abant, Yedigöller ve Zinav gölleridir, bunun disinda Trabzon yakinlarindaki Uzungöl bir alüvyal set gölüdür.
Karadeniz Bölgesi'nin Gölleri:
- Çağa
- Melen (Efteni)
- Abant
- Karagöl ( Şavşat)
- Hasanpolatkan Baraj Gölü
- Çamlıdere Baraj Gölü
- Gökçekaya Baraj Gölü
- Tortum
- Sera
- Yedigöller
- Zinav Gölü
- Uzungöl
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/karadeniz-bolgesi/281941-karadeniz-bolgesi-golleri.html#ixzz2nZd4Umbw
Karadeniz Bölgesi Dağları
Bölgenin yeryüzü şekillerini III. Jeolojik Devir'de Alp kıvrımları sonucu oluşan doğu-batı yönündeki Kuzey Anadolu Dağları oluşturur. Dağlar kıyıya paralel uzandığı için bölgede boyuna kıyıözellikleri görülür, seld alanı dar, doğal limanlar az ve falezler yaygındır. Ayrıca deniz etkisi iç kesimlere ulaşamaz ve kıyı ile iç kesimler arası ulaşım zordur. Bölge engebeli olduğu için, tarım alanları parçalı ve dardır.
Doğu Karadeniz’de ise dağlar iki sıra halinde uzanır. bölgenin en yüksek dağları bu bölümdedir. Rize, Giresun, Kaçkar, Çimen, Kop, Mescit, Yalnızçam, Canik, Küre, Ilgaz, Köroğlu, Bolu ve Akçakoca dağları kıyıya paralel olarak uzanır.
Kıyı ile iç kesim arasında ulaşım zordur. Dolayısıyla ulaşımda geçitler kullanılır. (Kop ve Zigana gibi)
Karadeniz Bölgesi'nin Dağları:
- Rize Dağları
- Giresun Dağları
- Kaçkar Dağları
- Çimen Dağları
- Kop Dağları
- Mescit Dağları
- Yalnızçam Dağları
- Canik Dağları
- Küre Dağları
- Ilgaz Dağları
- Köroğlu Dağları
- Bolu Dağları
- Akçakoca Dağları
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/karadeniz-bolgesi/281946-karadeniz-bolgesi-daglari.html#ixzz2nZdipG8O
Karadeniz Bölgesi Ovaları
Doğu Karadeniz’de dağ sıraları arasında batı-doğu yönlü uzanan çöküntü ovaları ile Çoruh-Kelkit, Gökırmak ve Devres vadileri yer alır.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/karadeniz-bolgesi/281940-karadeniz-bolgesi-ovalari.html#ixzz2nZeQ10NV
kARADENİZ vADiLeRi
1-Macahel Vadisi
2-Çoruh Vadisi
Karadeniz Bölgesi Nehirleri
Akarsu bakımından Türkiye'nin en zengin bölgesidir. Türkiye'nin en uzun nehri Kızılırmak ve dünyanın en hızlı akan ve en derin nehirlerinden biri olan Çoruh Karadeniz Bölge'mizdedir.
Karadeniz Bölgesi nehirlerinin önemli bir özelliği çok sayıda kola sahip olmalarıdır. Karadeniz Bölgesi ırmaklarının çok sayıda; dere veya çay olarak adlandırılan kolu vardır. Eskişehir'den geçen Porsuk Çayı da Sakarya Irmağı'nın kollarından biridir.
Karadeniz Bölgesi'nin Nehirleri:
- Kızılırmak - Başlıca kolları; Delice Irmağı - Devrez - Gökırmak
- Yeşilırmak - En büyük kolu; Kelkit Çayı
- Sakarya - Başlıca Kolları; Porsuk Çayı - Ankara Çayı
- Çoruh - Çok sayıda kolu vardır.
- Filyos Çayı
- Bartın Çayı
- Harşit Çayı
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/karadeniz-bolgesi/281737-karadeniz-bolgesi-akarsulari.html#ixzz2nZg5CcdE
Karadeniz Bölgesindeki Platolar Nelerdir?
1-
Safranbolu
platosu
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Gölleri
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde doğal oluşumlu göl yoktur. Ancak Fırat ve Dicle üzerinde kurulmuş baraj gölleri bulunmaktadır. Bölgenin ve ülkenin en büyük baraj gölü olan Atatürk Barajı bu bölge sınırları içindedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Gölleri:
- Keban Baraj Gölü (Elazığ)
- Karakaya Baraj Gölü (Malatya-Elazığ)
- Atatürk Baraj Gölü (Adıyaman-Şanlıurfa)
- Birecik Baraj Gölü (Birecik)
- Karkamış Baraj Gölü(Kargamış)
- Ilısu Baraj Gölü
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/guneydogu-anadolu-bolgesi/281962-guneydogu-anadolu-bolgesi-golleri.html#ixzz2nZhpJ1l8
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Dağları
En küçük coğrafi bölge olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi iki bölüme ayrılmıştır. Bunlar, Orta Fırat Bölümü ve Dicle Bölümüdür. Bölgeyi bölümlere ayıran sınır Karacadağ volkan konisinden geçer. Bölgenin kuzey kesiminde Toros dağ sırasının güney yamaçları ile birlikte ikinci bir kıvrımlı dağ kuşağı uzanır. Bölgenin ortasında 1938 m yükseltiye sahip sönmüş Karacadağ Volkanı yer alır. Bölgenin batısında ise Gaziantep Platosu üzerinde yükselen Kartal Dağları önemli yükseklik yapar.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Dağları:
- Karacadağ Volkanı - Kollubaba Doruğu : 1957m.
- Kartal Dağları
- Nurhak Dağları
- Gavur Dağları
- Keltepe
- Karakaş Dağı
- Raman Dağı
- Mazı Dağı
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/guneydogu-anadolu-bolgesi/281955-guneydogu-anadolu-bolgesi-daglari.html#ixzz2nZi9f35t
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ovaları
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yükseltisi fazla olmayan ova ve platolar geniş yer kaplarlar.Karadağ’ın batısında Harran, Ceylanpınar ve Birecik ovaları yer alır. Dicle nehri ve kollarının toplandığı Diyarbakır Havzası geniş olmayan ancak çok verimli bir ovaya sahiptir.
Güneydoğu Anadolu Projesi’nin tamamlanmasıyla, ovalarda sanayi bitkilerinin üretimi yapılabilecek, buna paralel olarak yöre endüstrisinin kalkınması sağlanacaktır. Harran Ovası’nın verimli toprakları üzerinde sulama olanaklarıyla birlikte pek çok ürün yüksek kalitede yetiştirilmeye başlanmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Ovaları:
- Harran Ovası
- Ceylanpınar Ovası
- Birecik Ovası
- Altınbaşak - Ceylanpınar Ovası
- Suruç Ovası
- Gaziantep Ovası
- Kilis Ovası
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/guneydogu-anadolu-bolgesi/281961-guneydogu-anadolu-bolgesi-ovalari.html#ixzz2nZinwzbL
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Akarsuları
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin başlıca akarsuları kaynağını Doğu Anadolu Bölgesi’nden alan Dicle ve Fırat’tır. Fırat ve Dicle nehirleri, bölge dağlarından gelen dere ve çaylarla beslenirler ve ülkemiz sınırları dışında Basra Körfezi'nde denize dökülürler.
Fırat’ın Nizip ve Göksu kolları; Dicle’nin ise Botan, Garzan ve Batman kolları bölgeye yayılmıştır. Bu akarsular hem barajlar aracılığı ile enerji üretiminde hem de sulamada kullanılmaktadırlar.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Akarsuları:
- Dicle
- Fırat
- Nizip (Fırat'ın kolu)
- Göksu (Fırat'ın kolu)
- Botan (Dicle'nin kolu)
- Garzan (Dicle'nin kolu)
- Batman (Dicle'nin kolu)
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/guneydogu-anadolu-bolgesi/281786-guneydogu-anadolu-bolgesi-akarsulari.html#ixzz2nZitOrff
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Platoları
Gaziantep Platosu: Fırat nehrinin batısında yer alır. Yüksekliği 800 m. civarındadır. Fırat'ın kolları tarafından parçalanmıştır.
Şanlıurfa Platosu: Fırat Nehri'nin doğusunda yer alır. Fırat Nehri ve kolları tarafından parçalanmıştır.
Mardin Eşiği ve Mazıdağ: Dicle Nehri ve kollan tarafından parçalanmıştır.
Hava Hakkındaki Blgiler
Hava
, İnsanlar için
hava
,
hayati
öneme sahiptir. Hayvanlar, bitkiler ve insanlar havasız yaşayamaz.
Yerküreyi
saran gaz kütleye
atmosfer
adı verilmektedir.
Atmosferdeki
hava
tabakasının kalınlığı 150 km'dir. Atmosferin diğer adıda
hava
küredir. Bunun
sadece
12 km'si
canlıların
yaşamasına
elverişlidir.
Yeryüzünden
uzaklaştıkça
hava
tabakasının yoğunluğu azalır.
Atmosfer
,
yerkürenin
etrafında adeta
düzenleyici
ve
koruyucu
bir örtü şeklindedir.
Havada
bulunan gazları üç grupta toplayabiliriz:
-
Havada
devamlı bulunan ve çoğunlukla miktarları değişmeyen gazlar (azot, oksijen ve diğer asal gazlar)
-
Havada
devamlı bulunan ve miktarları azalıp çoğalan gazlar (karbondioksit,
su
buharı
, ozon)
-
Havada
her zaman bulunmayan gazlar (kirleticiler)
Havadaki
gazların oranı:
Gaz |
Formül |
Oran (%) |
Azot |
N2 |
78.084 |
Oksijen |
O2 |
20.946 |
Argon |
Ar |
0.930 |
Karbondioksit |
CO2 |
0.034 |
Geri kalan %1 oranındaki kütleyi oluşturan
gaz
ise argon'dur. Buna ilâveten karbondioksit ve az miktarda neon, helyum, kripton, ksenon, hidrojen, metan ve nitro oksit mevcuttur.
Bu konu hakkında devam etmek için buraya tıklayabilirsiniz. Ancak devam etmek
yerine
"
Hava
" kelimesinin diğer anlamları
altında
konu başlıklarını
ziyaret etmek
istiyorsanız aşşağıdaki başlıklara
göz
atınız.
- Hava (iklim):
Yerel
iklim;
Su
, Hidrojenle
oksijenden oluşan,
oda
sıcaklığında sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde. Su, bilinen tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan tatsız ve kokusuz bir maddedir. Su, canlıların yaşaması için hayati bir öneme
sahiptir
. Canlılık için gereken tüm fiziksel olaylar hep suyun özellikleri ile gerçekleşebilmektedir, bu nedenle biyologlar suya "yaşam sıvısı" adını vermişlerdir. Su, küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında
renksizdir
. Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur.
Meyve,
sebze gibi şeylerin sıkılmasıyla elde edilen sıvı. Bazı kokulu yaprak veya çiçekler imbikten çekilerek elde edilen kokulu sıvı.
Su tadı olmayan saydam sıvı. Suyun adeta sihirli bir içecek olduğunu herkes biliyor.
Sağlıklı ve güzel olmanın, ciltteki ve vücuttaki nemin korunmasının temel koşulu bol su içmek. Bir oksijen atomu ile iki hidrojen atomunun birleşmesinden meydana gelmiş, adi sıcaklıkta berrak, saydam ve kokusuz bir sıvı.
Dünyanın % 71'ini, doğada bulunan canlıların yapısının büyük bir kısmını su meydana getirir. Yediğimiz gıdaların başlıca bileşenleri de sudur. Mesela,
domatesin % 95'i,
sütün % 87 si ve
etin ise % 60-70'i sudan ibarettir.
Suyu meydana getiren elementlerin H/O hacim oranları 2/1, ağırlık oranları ise 1/8'dir.
Kimyasal formülü H2O'dur. 1781'de Carendish, hidrojeni yakarak su elde etmiştir. Bunun üzerine suyun bir
element olmadığı anlaşılmıştır.
Suyun fiziksel özellikleri
İnce tabakalar halindeyken renksiz olan su, derin tabakalar halinde mavi, lacivert renklerdedir. Bunun sebebi güneş ışığının bir kısım renklerinin su tarafından absorblanması(emilmesi) dir. Suyun fiziki özelliklerinden donma ve kaynama noktası, Celcius-sıcaklık skalası (derecesi) için standart alınmıştır. Suyun donma noktası 0°C veya 273,16 K (Kelvin) ve 760 mm Hg basınç altında suyun kaynama sıcaklığı 100°C kabul edilmiştir. +3,98°C'daki havasız 1 kg su bir litre kabul edilir (1000,028 cm3 su bir kg dır). Buna göre +3,98°C sıcaklıktaki suyun yoğunluğu 1 g/cm3tür (3,98°C de su hacim olarak en büyük değerini alır).
Kalorinin tarif edilmesinde de suyun özelliklerinden istifade edilmiş ve 1 gram suyun sıcaklığını 14,5°C'dan 15,5°C'a çıkarmak için verilen ısıya bir kalori denmiştir.
Su, katı, sıvı ve gaz hallerindeyken moleküler özelliklerini korur. Bu yüzden de suya belirli ve saf madde denilebilir. Su 0°Cnin altında katı, 0°C ila 100°C arasında sıvı ve 100°C'nin üstünde gazdır.
Tabiatta yalnız H2O halinde olan saf suya rastlamak oldukça güçtür. Çünkü çözücü özelliği çok fazla olan su, temas ettiği her şeyi az çok çözer.
TENİS SPORU
:
Küçük bir topun raketle vurularak oyun alanının orasına gerilmiş olan file üzerinden karşı sahaya atılmasıyla oynanan spor dalıdır.Tenisin kökeni kimilerine göre antik Roma döneminde, çıplak ya da eldivenli el ile oynanan “tringon” adı verilen oyuna dayanır. Diğer bir görüş ise benzer bir oyunun ilk kez Meksika’da Toltec yerlileri tarafından oynandığı ileri sürülmektedir. Mısır ve İspanya’da bulunan fresklerde ve Rönesans dönemi İtalya’sından kalma resimlerde, “giocco del pallone” ve “juego de pelota” isimleri altında, benzer esaslara dayanan oyunların duvarla çevrili alanlarda oynandığı görülmektedir.
VOLEYBOL SPORU
:
Altışar kişiden oluşan iki takımın topu üç pasta filenin üzerinden geçirmeye ve rakip takımın sahasına düşürmelerine dayanan spor dalı. Voleybol 1885 yılında Amerika’da icat edildi. Holyoke YMCA Okulun’da öğretmenli yapan William Morgan basketbol topunun iç lastiğiyle böyle bir oyunun oynanabileceğini düşündü ve ilk uygulamayı öğrencileri arasında yaptı. 1. Dünya savaşı yıllarında voleybol Uzakdoğu’ya ve Avrupa’ya yayıldı.1964 Tokyo Olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programına alınan voleybol’da 80′li yıllara kadar Sovyetler büyük üstünlük kurdu.
KAYAK SPORU
:
Fiber ya da plastik maddelerden yapılmış olan kayaklarla kar üzerinde çeşitli yönlere kaymaya dayanan spor dalıdır. İnsanlık tarihi kadar eski bir spor dalı olan kayak, insanoğlunun doğa ile yapmış olduğu yaşam savaşı sonucu ortaya çıkmıştır. Tarih öncesi çağlarda insanların kışın karda batmamak amacıyla, ayaklarına bağlamış oldukları çeşitli şekillerdeki ağaç parçaları kayağın en ilkel şeklini temsil etmektedir.
MASA TENİSİ SPORU
:
Bir masanın iki tarafındaki sporcuların ellerindeki raketler yardımıyla küçük bir topu, masanın ortasına gerilmiş ağ üzerinden karşı tarafa geçirmeye çalıştıkları spor dalıdır. Masa tenisi, 16. yüzyılda İngiltere’de yemek masalarının üzerinde lastik bir topun, rakete bezeyen kasnaklar aracılığıyla fırlatılarak oynanması sonucu tesadüfen ortaya çıktı. İlk zamanlar “ping pong” adı verilen bu oyun, 19002 yılında kurulan Ping Pong Birliği’nin, 1921-22 yılları arasında tekrar oluşturulması ile birlikte “Masa Tenisi” olarak anılmaya başlandı.
POLO SPORU
:
İki takım arasında, top ve sopalar yardımıyla at üzerinde oynanan bir açık alan oyunudur. Küçük bir topu uzun soplar yardımıyla rakip kaleye atarak sayı kazanılmaya çalışılan “polo” oyununda oyuncuların hem ata binme hem de topa vurma becerilerinin çok iyi olması gerekir.
SÖRF SPORU
:
Uzun bir boarddan yararlanarak, dalgaların üstünde ayakta kaymaya dayanan spor dalıdır. Rüzgar ve dalganın etkisiyle yapılan ve rüzgar sörfü olarak da bilinen wındsurf’e, yelken dalı içinde yer verilmiştir.
SU KAYAĞI SPORU
:
Ayağa takılı kayaklar yardımıyla, hızla giden bir teknenin arkasına bağlı olan halata tutunarak su üstünde kaymaya dayanan açık hava sporudur. Su kayağı sporunun ilham kaynağının, karda atlar tarafından çekilen kayakçılar olduğu sanılmaktadır. İlk kez 1925 yılında ABD’li Fred Walter bu spor dalının patentini aldı. Gerçek anlamda bir spor olarak ilk kez denenmesi ise 1920′li yıllarda ABD’li Ralph Samuelson tarafından yapıldı. 1930′lu yıllarda, başta ABD olmak üzere, Avusturalya, İngiltere ve Fransa’da yaygınlaştı, 1946′da ise, dünya çapındaki en önemli karar ve yönetim organı Dünya Su kayağı Birliği “World Waterski Union” (WWSU) kuruldu. 1949 yılında su kayağın da ilk Dünya Şampiyonası yapıldı; daha sonara bu şampiyona düzenli olarak sürdürüldü.
TEKVANDO SPORU
:
Rakibe karşı silahsız olarak, çıplak el ve ayaklarla yapılan savunma tekniklerini içeren spor dalıdır. Tekvandonun kelime anlamı: Tae; ayak, Kwon; el, Do;yol-sanat olup, el ve ayakla savunma sanatı anlamına gelir. Fakat tekvando, sadece bir teknik ve yetenek olmayıp, aynı zamanda felsefi ve insancıl değerler toplamıdır.
SU TOPU SPORU
:
Havuzda 7′şer kişilik iki takım arasında oynanan, batmaz bir topu rakip takımın kalesine sokmayı amaçlayan su sporudur. Sutopu, süratli bir takım oyunudur ve oyuncuların iyi yüzücüler olmalarının yanı sıra, ciğer kapasitelerinin de çok yüksek olması gerekir.Sutopu, 1870′li yıllarda İngiltere’de ortaya çıkmış; kuralları belirlenmiş olarak ise ilk kez 1890 yılında İngiltere ile İskoçya arasında oynanmıştır. 1900 yılında da Olimpiyat Oyunları’nda yer almıştır. Sutopunun uluslararası yönetim organı, Amatör Yüzme Federasyonu’na (FINA) bağlı Uluslararası Sutopu Yönetim Kurulu olup, 1908′de kurulmuştur. 1920′li yıllarda sutopunun güç ve yetenek isteyen spor dalı olmasını sağlayan derin havuzlar kullanılmaya başlanmıştır. 1937 yılında ise FINA, sutopu oyununun tam şişirilmiş, pas yapma becerisi yüksek topla oynanmasını karara bağlamıştır.
HALTER SPORU
:
Halter sporunun geçmişi ilkel toplumlara kadar uzanmaktadır. Söz konusu dönemlerde, erkek çocukları için yapılan “ergenlik sınavında” özel bir taşı en çok kaldıran sınavı kazanmıştır. Halterin bir spor dalı olarak kabul edilmesi ve ilgi görmesi ise 18.yy. sonlarına kadar dayanmaktadır. Ancak Halterciler(Alman Eugene Sandow, Arthur Saxon ve Fransız Louis Apollon) şovmen, haltercilik de panayır ve tiyatrolarda bir gösteri biçimi olarak kabul edilmiştir.
JUDO SPORU
:
Rakibe vurmaksızın denge ve güç unsurlarının kullanarak savunma yapmaya dayanan spor dalıdır. Judo, Jujutsu’dan doğan spor dallarından birisidir. Jujutsu ve Judo Çin karakteri ile yazılan kelimeler olup Ju, her ikisinde de “Yumuşaklaşmak” veya “Yol Verme”, Jutsu “Sanat Çalışma”, “Do” ise “Prensip” veya “Yol” anlamına gelmektedir. Jujutsu”Yumuşak Sanat”,Judo zafer kazanmak için önce yol vermeyi ifade eden “Yumuşaklılık Yolu”, Kodokan ise,”Yolu Çalışma Okulu” demektir. Judonun amacı,zihinsel ve ahlâki disiplin yoluyla sağlam karakterli insan yetiştirirken vücudu kuvvetli, faydalı ve sağlıklı yapmaktır. Judoda birinci kural, kuvvete karşı koymadan rakibin kuvvetinden yararlanmak, ikinci kural ise şiddet kullanmamaktır. Judocu rakibine acı vererek değil, onu acı sınırının eşiğine getirerek üstünlüğünü belirtir. Judo bu tür kuralları bedensel ve zihinsel enerjiden en üstün ve en uygun bir şekilde kullanabilme yöntemini öğretirken, bunu yaşamın her döneminde de kullanmasını sağlar.
HENTBOL SPORU
:
Kapalı salonda 7, açık alanda 11′er kişilik iki takım arasında, topun elle oynanarak kaleye sokulmasına dayanan spor dalıdır. İlk kez 1927′de İstanbul’da bir açık alan sporu olarak oynanan hentbol, daha sonra yavaş yavaş Anadolu’ya da yayılarak oynanmaya başlanmıştır. Ancak Türkiye’de hentbol, voleybol ve basketbol ile birlikte 1942 yılında “Spor Oyunları Federasyonuna” bağlanınca canlanmaya başlamış, ilk hentbol ligi 1942-43 sezonunda İstanbul Hentbol Ligi adıyla kurulmuş ve o yıl Defterdar Takımı şampiyon olmuştur. 1943-44 ve 1944-45 yılları arasında ise Galatasaray şampiyonluğu elinde tutmuştur. 1945′te ilk kez düzenlenen Türkiye Şampiyonası düzenlenmiş, şampiyon da” Kara Harp Okulu”olmuştur.
GOLF SPORU
:
Üzerinde doğal Ve yapay engellerden oluşan parkurlar bulunan geniş bir çim arazide, özel bir topu sopalar yardımıyla her parkur sonundaki deliğe en az sayıda sıralı vuruşla sokma esnasına dayanan açık alan sporudur. Rakibe ve skora karşı oynanmadığı için golf, her yaş, cinsiyet ve kondisyonda yapılabilen bir spordur. Golf sporunun kökenin 15.yüzyıllara indiği, bu dönemde Hollandalı denizcilerin golfa benzeyen bir oyunu aralarında ilk kez oynadıkları bilinmektedir. Flemenkçe’de “çomak” anlamına golfun daha sonra denizciler tarafından Britanya adalarına taşındığı sanılmaktadır.
ATICILIK SPORU
:
Barutun bulunup ateşli silahların kullanılması ile spor görünümüne kavuştu. Hayli masraflı olan bu silah kullanma sporu 19.yüzyılın ortalarında Kuzey Avrupa ülkelerinde ve İngiltere’de başladı. Atıcılıkta ilk dünya şampiyonası 1890′da yapıldı, 1896 Olimpiyatlarının programına alındı. Atıcılık Osmanlı döneminde 1940 yılından itibaren ele alındı. Spor klüplerinin kurulması ve ordunun ilgi göstermesi ile kabul edildi.
ATLETİZM SPORU
:
İnsanoğlunun yaptığı en eski spor dallarından biri. Fiziksel güç, dayanıklılık, çeviklik, hız gibi nitelikler gerektiren; koşu, yürüyüş, atma ve atlamalardan oluşan çalışmalar, etkinlikler, oyun ve yarışmaları ifade eder. Antropologlar, sosyologlar ve spor araştırmacılarının belirlediklerine göre, insanoğlu çok eski çağlarda yaşama mücadelesi verirken atletizme başladı, Vahşi hayvanların saldırısından kaçmak ya da karnını doyurmak üzere avlayacağı hayvanları kovalamak için koşmayı öğrendi. Kendisini korumak için önce taş, daha sonra mızrak atma tekniklerini geliştirdi. Antik çağda düzenlenen olimpiyat oyunlarının ana yarışma dalını da atletizm oluşturdu. Bilinen ilk olimpiyat şampiyonu M.Ö. 776′da yapılan ilk olimpiyatın 200 metre birincisi Elisle Corebus oldu. Buna paralel olarak KIR KOŞULARI, YOL KOŞULARI, PİST KOŞULARI’dır.
Daha fazla bilgi için TIKLA
BASKETBOL SPORU
:
Topu yerden 3.05 metre yükseklikteki bir çemberden geçirmeye çalışan beşer kişilik takımların elle oynadıkları oyun. Basketbol, aslen Kanadalı olan ve 39 yılını Amerika’da spor öğretmenliği yaparak geçiren Dr. James Naismith tarafından bulundu. İlk basketbol maçı 20 Ocak 1892 günü Springfield YMCA dershanesinde spor salonunda oynandı. Naismith oyunun esaslarını 13 ana maddede topladı. Ülke içindeki işbirliği ile bu oyun iki yıl içinde tüm Amerika’ya yayıldı. Amerikanlı askerler birinci dünya savaşın sırasında basketbol un Avrupa’ya yayılmasında büyük rol oynadılar.
BİNİCİLİK SPORU
:
At terbiyesi, engel atlama, kros gibi ana bölümlerden oluşan bayan ve erkek sporcuların bir arada yarıştığı olimpik atlı spor dalı.
Binicilik sporunun tarihi, İnsanın atı ehlileştirerek binmeye başladığı ilk çağlara dayanır. 4 bin yıllık geçmişiyle en eski spor dallarından biri olarak kabul edilir. M.Ö. 688′de Yunanlılar Iskitler’den öğrendikleri biniciliği “araba yarışları” biçiminde olimpiyat yarışma programına aldılar. 16.yy’da ilk binicilik okulu İtalya’nın Napili kentinde açıldı. At ve binicilik, İslam dünyasında özellikler Türkler arasında önemli bir yer tuttu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde köyden büyük şehirlere kadar hemen her kesimde binicilik yarışmaları düzenlendi. Sultan Abdülaziz düzenlediği yarışlar sayesinde bu spor dalına verilen önemi arttırdı. 1913′te Mahmut Şevket Paşa, Sipahiocağı’nı kurdular. Bu ocak sayesinde özellikle ordu, biniciliğimizin en önemli kaynağı haline geldi.
Daha fazla bilgi için TIKLA
BİSİKLET SPORU
:
İnsan gücünü ise çeviren, pedal veya benzeri bir mekanizma ile çalışan iki tekerlekli motorsuz taşıt aracıyla, özel pistte, yolda veya açık arazide ferdi ve takım halinde yapılan spor dalı. 19.yüzyılda ortaya çıkan ilk bisiklet örnekleriyle başladı. 1690′da Fransız asilzadelerden Sivrac’ın yaptığı ve “Celerifere” adını verdiği iki tahta tekerlekli pedalsız bisiklettir. 1834′te İskoç Kirkpatrick McMillan pedalı icat etti. 1866′da bisiklet yaygınlaşmaya başladı. Bisiklet 1896 da ilk olimpiyatlarda yer aldı. Saate karşı yarış ise 1900′de yapıldı ve halen yarışma olarak kabul edilir.
Daha fazla bilgi için TIKLA
BOKS SPORU
:
Özel eldiven takılmış, kilolarına göre sınıflandırılmış, iki kişinin, ring adı verilen kare biçimindeki bir alanda yumruklarıyla vuruşarak birbirlerine üstünlük sağladıkları, amatör veya profesyonel olarak oynanan oyun. En eski spor dallarından biri olan boksun 5 bin yıllık geçmişi vardır. Önceleri askeri amaçlarla, yakın yakın dövüş tekniklerinden biri olarak boks özellikle jimnazyumlarda gençlere öğretiliyordu. Daha sonra güreşin bir parçası olarak spordaki yerini almaya başladı. M.Ö. 2500 yıllarında boks’un bir spor mücadelesi biçiminde uyguladığı, Mezopotamya’da Bağdat yakınlarında bulunan tabletlerdeki kabartmalardan da anlaşıldı. Boks’un temelleri İngiltere’de atıldı. 17.yy’da İngiliz’ler vuruş biçimlerini belirlediler. Şiddet unsurlarını azaltarak olayın sportif yanını geliştirdiler.
Daha fazla bilgi için TIKLA
CIMNASTIK SPORU
:
Atletizm ve gösteri niteliklerini taşıyan, vücudun esnekliğine, çevikliğine dayalı çeşitli ritmik-artistik hareketlerden oluşan, bayanlar ve erkeklerin yaptığı aletli-aletsiz spor dalı. Cimnastik sporunun kökleri tarih öncesi eski çağlara kadar uzanır.
Sosyologlar, insanoğlunun maymunlardaki çevikliğe özenerek ilk cimnastik hareketlerini taklit yoluyla gerçekleştirdiğini belirtirler. Cimnastik, Cin, Pers, Hindistan, Yunan ve Roma uygarlıklarında da önemli yer tutar. Bugünkü modern cimnastiğin temelleri 18.yy’da Almanya’da atıldı. Modern cimnastik, Atina’da düzenlenen 1896 olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programlarına alındı.
Daha fazla bilgi için TIKLA
ÇİM HOKEYİ SPORU
:
Futbol alanı büyüklüğünde bir alanda, on birer kişilik takımların sopalar yardımı ile topu kaleye sokmak için mücadele ettikleri spor dalı.
Çim hokeyi, futbolla, buz hokeyinin bir karışımıdır. Bu iki spor dalı kadar popüler olmasa da Batı Avrupa’da da bayanlar arasında, Asya ülkesinde de erkekler arasında hayli yaygındır. Bu oyunun ilk olarak eski Yunan’da oynandığı, bugünkülere benzer kurallarının da Persler tarafından konduğu sanılmaktadır. Hokeyi İngilizlerden öğrenen Hintli ve Pakistanlılar, günümüzde bu spor dalında üst sıralarda yer almaktadır. 1908′den bu yana olimpiyatlarda yer alır. (1924 hariç).
Daha fazla bilgi için TIKLA
ESKRİM SPORU
:
Kılıçla dövüşme sanatının çeşitli kategorilere ayrılarak ve teknolojik gelişmelerden yararlanarak uygulanmasına dayalı bayan ve erkek sporu. 1896′dan bu yana olimpiyat programlarında yer alan eskrimde İtalyan, Fransız ve Macar sporcular önemli başarılar elde ettiler.
1928′den 1960′a kadar olimpiyat şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan tek ülke Macar’lardır.
Daha fazla bilgi için TIKLA
FUTBOL SPORU
:
On birer kişilik iki takım arasında oynanan, küre biçiminde özel bir topun eller kullanılmadan ayak, kafa ve vücudun öteki kısımlarıyla vurularak rakip kaleye sokulmasına dayalı bir spor dalı.
Futbol çağımızın en çok sevilen sporu olarak kabul edilir. Futbolun geçmişi M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanır. Çin’de imparator Huang Ti döneminde (M.Ö. 2697), askerlerin savaşa hazırlık amacıyla Tsu-Cuhu adıyla bir tur futbol oynadıkları, yazılı belgelerden anlaşılır. Bu topun deriden yapılmış, yuvarlak topun, iki kazık arasından geçirilmesine dayanıyordu. Bugünkü modern futbolun kaynağı İngiltere oldu. İngilizler 12.yy’dan itibaren futbol oynamaya başladılar. II Edward tarafından 1314 yılında yasaklandı. 17.yy’a kadar futbol hep gizli oynandı. Futbolculara da halk tarafından hep kötü gözle bakıldı. Kral II.Charles döneminde serbestçe oynanmaya başlamış. 1863 yılında futbol kuralları üzerinde kesin anlaşmaya varıp İngiltere Futbol Federasyonunu kurdular. Bu tarihten sonra da Avrupa ülkelerine ve bütün dünyaya yayıldı. Modern futbol 19.yüzyılın sonlarında Türk toplumunda oynanmaya başladı. Şu an oldukça ilgi duyulan futbol, hemen hemen tüm spor dallarından önce gelir. Türkiye milli maçlarında vermiş olduğu karşılaşmalarda, bir çok başarıya imza atmış bulunmaktadır.
Daha fazla bilgi için TIKLA
KANO SPORU
:
Akarsularda zamanla olduğu gibi, güç doğa koşularıyla da mücadele etmeye dayanan ve küçük bir tekneyi tek kürek yardımıyla hedefe ulaştırma prensibi üzerine kurulu spor dalı. Kano, bir olimpiyat sporu olarak çok çeşitli teknelerle yapılır. Bu sınıflar kano ve kayak olmak üzere iki kategoriye ayrılmış olup, kanolara “Canadians” da denir. Kanolar Kızılderililerin teknelerinden doğmuştur.
Daha fazla bilgi için TIKLA
KÜREK SPORU
:
İnsanoğlunun denizler ve akarsularla basit araçlar kullanarak mücadelesini temel alan bir spor dalıdır. Küreğin ilk kez ne zaman ve kimler tarafından kullanıldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak tarihsel kaynakların çoğu, küreğe benzer gereçlerin ilk olarak Akdeniz’de görüldüğünü, ilk kürek yarışmasının da Mısır’da Nil Nehri üzerinde yapıldığını öne sürerler. İlk kürek yarışı 1715 yılında İngiltere’de Thames Nehri’nde yapıldı. 1900 Paris Olimpiyatlarından beri olimpiyat programında yer alır.
Daha fazla bilgi için TIKLA
KIŞ SPORLARI SPORU
:
Zorlu doğa koşullarına karşı, insanoğlunun çeşitli araçlar yardımıyla kar ve buz üzerinde hareket etmesine dayalı spor dalı. Kayak, kış sporlarının temelini oluşturur. Isvec’li arkeologların yaptığı kazılar, kayak sporunun en azından dört bin yıllık bir geçmişi olduğunu kanıtladı. 205 cm boyunca, orta yerindeki genişliği 15 cm olan kayakların cam ağacından yapıldığı anlaşıldı, M.S. 526-559 yıllarında Procopios’un yazılarında kayak müsabakalarına yer verildiği görüldü. 1891′de Avusturyalı Zdarsky (1874-1946) ilk spor kayağını yaptı. 1892′de Almanya, 1894′te Avusturya ve 1901 yılında Fransa’da başlayan kayak müsabakaları giderek kış sporları içine girdi.
OKCULUK SPORU
:
Kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalı. Okçuluk ilk kez 1904 yılında olimpiyat programına alındı. Bu branşta ilk dönemlerde Fransa, Belçika ve İngiltere başarılı sonuçlar almış, daha sonraki dönemlerde Amerika, Sovyetler Birliği, Iskandinav ülkeleri ve İtalya bu ülkeleri izlemiştir.
Daha fazla bilgi için TIKLA
YELKEN SPORU
:
İnsanoğlunun suyun kaldırma kuvvetinden istifade ederek kullandığı teknelere rüzgarın enerjisini de eklemesiyle oluşan ve önceleri bir ulaşım biçimiyken sonra doğayla mücadelenin ağır bastığı bir faaliyet halene gelen spor dalı. Özellikle açık denizlere kıyısı olan ülkelerin benimsediği yelkenli tekneler, ulaşım ve savaş amaçlarıyla da kullanıldı. Yelkenli bir spor dalı olarak benimseyen ilk ülke İngiltere’dir. 1693 yılında Seamark Cub adında bir kulübün kurulmasından sonra yelken sporu dünyanın diğer ülkelerine de yayıldı.
Daha fazla bilgi için TIKLA
YÜZME SPORU
:
İnsanoğlunun ilk çağlardan bu yana doğaya uyum sağlayabilmek için ihtiyaç duyduğu aktivitelere dayalı spor dalı. Önce hayvanların hareketlerini izleyen, sonra da suyun içinde kol ve bacaklarını içgüdüsel bir biçimde kımıldatan insan, kısa sürede yüzmeyi öğrendi. Ancak bu aktivitenin organize bir yarış biçimi haline gelmesi 19. yy’a rastlar Bununla birlikte bazı tarih kitaplarının Japonya’da yüzme yarışlarının çok daha eskilere dayandığını, 1603′te Japonların ilk ulusal yarışmayı düzenlediklerinden söz eder. Yüzme sporuna Avrupa kıtasında öncülük eden İngiliz’lerdir.
berdavam:sürüp giden.
cemse: askeri arabalara takılan lakap.
cinsi latif: kadın tanımı.
çetele: kayıt.
dimağ: bilinç.
emprovizasyon: doğaçlama.
erkan-ı harp: genelkurmay.
eximbank: ithalat ihracat bankası.
halet i ruhiye: ruh hali.
halvet olmak: görüşmek için yalniz kalip iceriye kimseyi sokmamak.
hilaf: muhalif, aksi, zıtlık.
hizip: parti.
icazet: izin, onay.
ilanihaye: sonsuza dek.
ilhak: bütüne katmak, bağlamak.
inayet: bir isin en güzel sekilde gerçeklesmesi, en küçük noktasinin dahi belirsiz ve kalmamasi için azami derecede gayret edip, özen göstermek demektir.
inisiyatif: öncelik.
izafi: göreceli olan şey.
ivedilikle: acil olarak.
jenosit: soykırım.
kelam: kelime, söz.
kepenek: çobanların giydiği dikişsiz kolsuz kıyafet.
ketum: çok konuşmayı sevmeyen, içine kapalı insan.
kıymeti harbiye: sözün gerçek değeri.
kifayetsiz: yetersiz.
konsensüs: görüş birliği.
lümpen: işçi sınıfından olupta oraya dahil olduğunu bilmeyen kişi.
mahsus: 1. bile bile, kasten 2. birine ayrılmış olan.
martaval: yalan, sallamak.
mazhar: birşeye uzanmak, erişmek, başarmak.
moratoryum: bir ülkenin ekonomik sıkıntılar yüzünden borçlarını ödemeyeceğini ilan etmesi.
muflis: mahkeme tarafından iflas ettiğine hükmedilen kimsedir, bitmiş, tükenmiş insandır.
muhteris: ihtiras sahibi.
mukabele: karşılık vermek, karşı gelmek.
mukadderat: alınyazısı.
mübalağa: abartı.
münferit: tekil, ferdi, bireysel.
münhasır: bir kimse veya bir sey için ayrilmis, mahsus, sınırlanmış, sınırlı.
müsamaha: hoşgörü.
müstemleke: yarı sömürge.
mütamayil: eğilimi olan.
müteessir: üzgün.
müteessir olmak: tesir altında kalmak, etkilenmek.
mütenasip: orantılı.
nacizane: çok küçük.
nobran: kibar olmayan, görgüsüz, kaba, nezaketsiz.
nuktedan: espritüel.
proletarya: işçi sınıfı.
rölyef: kabartma.
saik: niyet.
sinematografi: görüntü yönetmenliği.
tahakküm: hüküm altına almak.
taltif: gönül okşamak, iltifat.
tasfiye: arıtma, ayıklama, temizleme, birçok kişinin görevine son vermek.
tecrit: izolasyon, yalıtma.
trabzan: merdiven korkuluğu.